Bir koyunun günlüğü
5 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Bir koyunun günlüğü
1.GÜN
Sevgili günlük, bugün bayramın ilk günü. 10 gündür elimden geleni yapıp
bi şekilde satılmamayı başardım. Arkalara kaçtım, sürekli yüzüme
hastalıklı bir hava verdim. Şans da yüzüme güldü, bugüne geldik. Ama bu
iş boşlamaya gelmez. Her an biri gelebilir, orama burama bakıp, şu
başımda dikilen herife kilomu sorabilir. O da zaten beni satamadı diye
gıcık, en az 10 kilo fazla söyler. Adam inanıp alır beni evine götürür,
evin küçük kızı gelip beni sever, oynar. 1 gün sonra o kızın babası
gözlerimi bağlayıp besmele çekip bıçağı boğazıma dayar ve keser. O
sırada hayatım gözlerimin önünden bir film gibi geçer. Film de film
olsa. Hep aynı kare: Ot yiyorum, etrafa bakıyorum, ot yiyorum etrafa
bakıyorum... Hayat mı bu be? Dünyaya gel, birkaç sene ot ye, sonra seni
yesinler!
2. GÜN:
Sevgili günlük, ben eşeğim. Yani koyunum ama eşeğim. Sana dün ne
dediysem oldu, iyi mi?! Saatine mi geldi nedir?! Şu an herifin birinin
bahçesindeyim. Şu saate kadar bayramlaşmaydı, gelen giden falandı
derken beni kesmediler ama en geç yarın bu iş biter! Kesecekler beni
günlük duyuyon mu? Kıyacaklar kınalı kuzuna. Hayır boğa olsaydım,
sahibimin elinden kaçar, sokaklarda terör estirirdim. Televizyonlardaki
bütün haber bültenleri beni gösterir, en azından ölmeden meşhur
olurdum. Ama tabiatım boğa kadar asabi değil ki! Koyun gelmişiz, koyun
gideceğiz
3. GÜN:
Günlük, inanmayacaksın ama hâlâ hayattayım. Bunlar beni kesmeyecek
galiba. Şaka yapıyorlar. Camdan bakıp bakıp gülüşüyorlar. Son gün de
beni salacaklar. Haklısın! İyimserliğin de bu kadarına yuh artık. Yok
yok bu defa işim zor, hem de çok zor. Yarın görüşemeyiz, hakkını helal
et.
4. GÜN:
Günlük, benim ben. Hahahaha!! Yırttım oğlum. Bu sabah aslında tam
gidiyordum, adam bıçakları, tülbenti hazırladı. Yanıma koydu. Tamam
dedim, bu sefer ağzımla kuş tutsam yolcuyum. Sonra 'ne dedim lan ben'
dedim kendi kendime. Ağzımla kuş tutmak! Tabii ya! Kuş gribi. Bunu bir
becerirsem ağzımda kuşla beni hayatta kesmezler. Hemen dalda duran bir
kuştan rica ettim. Gel iki dakika ağzımın içinde dur sonra uçarsın
hesabı. Kuş gıcık çıktı. "Hay senin kafana" deyip tam kesilirken
kafamın orta yerine hacetini bıraktı. Bunu gören sahibim panikleyip kuş
gribi olmamak için beni saldı. Kafana kuş pislemesi uğurlu gelir
derlerdi de inanmazdım. Bayram diye buna derim oğlum! Değmeyin keyfi
-meeeee
Sevgili günlük, bugün bayramın ilk günü. 10 gündür elimden geleni yapıp
bi şekilde satılmamayı başardım. Arkalara kaçtım, sürekli yüzüme
hastalıklı bir hava verdim. Şans da yüzüme güldü, bugüne geldik. Ama bu
iş boşlamaya gelmez. Her an biri gelebilir, orama burama bakıp, şu
başımda dikilen herife kilomu sorabilir. O da zaten beni satamadı diye
gıcık, en az 10 kilo fazla söyler. Adam inanıp alır beni evine götürür,
evin küçük kızı gelip beni sever, oynar. 1 gün sonra o kızın babası
gözlerimi bağlayıp besmele çekip bıçağı boğazıma dayar ve keser. O
sırada hayatım gözlerimin önünden bir film gibi geçer. Film de film
olsa. Hep aynı kare: Ot yiyorum, etrafa bakıyorum, ot yiyorum etrafa
bakıyorum... Hayat mı bu be? Dünyaya gel, birkaç sene ot ye, sonra seni
yesinler!
2. GÜN:
Sevgili günlük, ben eşeğim. Yani koyunum ama eşeğim. Sana dün ne
dediysem oldu, iyi mi?! Saatine mi geldi nedir?! Şu an herifin birinin
bahçesindeyim. Şu saate kadar bayramlaşmaydı, gelen giden falandı
derken beni kesmediler ama en geç yarın bu iş biter! Kesecekler beni
günlük duyuyon mu? Kıyacaklar kınalı kuzuna. Hayır boğa olsaydım,
sahibimin elinden kaçar, sokaklarda terör estirirdim. Televizyonlardaki
bütün haber bültenleri beni gösterir, en azından ölmeden meşhur
olurdum. Ama tabiatım boğa kadar asabi değil ki! Koyun gelmişiz, koyun
gideceğiz
3. GÜN:
Günlük, inanmayacaksın ama hâlâ hayattayım. Bunlar beni kesmeyecek
galiba. Şaka yapıyorlar. Camdan bakıp bakıp gülüşüyorlar. Son gün de
beni salacaklar. Haklısın! İyimserliğin de bu kadarına yuh artık. Yok
yok bu defa işim zor, hem de çok zor. Yarın görüşemeyiz, hakkını helal
et.
4. GÜN:
Günlük, benim ben. Hahahaha!! Yırttım oğlum. Bu sabah aslında tam
gidiyordum, adam bıçakları, tülbenti hazırladı. Yanıma koydu. Tamam
dedim, bu sefer ağzımla kuş tutsam yolcuyum. Sonra 'ne dedim lan ben'
dedim kendi kendime. Ağzımla kuş tutmak! Tabii ya! Kuş gribi. Bunu bir
becerirsem ağzımda kuşla beni hayatta kesmezler. Hemen dalda duran bir
kuştan rica ettim. Gel iki dakika ağzımın içinde dur sonra uçarsın
hesabı. Kuş gıcık çıktı. "Hay senin kafana" deyip tam kesilirken
kafamın orta yerine hacetini bıraktı. Bunu gören sahibim panikleyip kuş
gribi olmamak için beni saldı. Kafana kuş pislemesi uğurlu gelir
derlerdi de inanmazdım. Bayram diye buna derim oğlum! Değmeyin keyfi
-meeeee
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz